31 Mayıs 2014 Cumartesi

EVLİLİK KORKUSU


Çağımızda ekonomik bağımsızlığına sahip modern kadının (modern kadın nedir ayrı bir konu) korkularından biri evlilik korkusuna değineceğim şimdi.

Çok değil bundan 10-20 yıl önce genç kızlar yaşları ne olursa olsun evlilik hayali kurarlardı. Şimdi öyle mi? Tabii ki hayır. Şimdi, evlilik korkum var deyip evlenmek istemediğini söyleyen kadınlarla dolu etraf.Aslında öyle değil. Ne biçim de isteriz hepimiz. Korkumuz var, evet doğru.Ama zamanı gelince evlenmemiz lazım değil mi? Hani 30'unda falan ;)

Peki bu korkuyu yaşatan ne bize?


  1. Eski hayatın yerini hiç alışık olunmadık bir hayatın alacak olması. Bütün eski alışkanlıklar değişebilir.Değişmek zorundadır. Koca-çocuklar-ev üçgeninde dönüp duruluyor.
  2. Çevrede görülen mutsuz evlilikler. Kesinlikle korkutucudur.
  3. Aldatılma korkusu.Aldatılırsam buna katlanamam. Sonucu boşanma ile biterse de boşanmış olma korkusu.
  4. Yalnız yaşamaya alışan kadın , evde 2. kişiye tahammül edemeyeceğini düşünüyor.
  5. Kendine güvenmemek ve karşıdakilere de güvenememekten de kaynaklanabilir.


Zaten kendine ve karşıdakine de güvenmek bu korkunun bitmesine zemin hazırlar bence. Bunlar ve bunlar gibi sebeplerden dolayı kadınlar artık evlilikten korkar hale geldiler. Ama sanki arka planda hepimiz ister gibiyiz.

Büyük bir aşkla evleneyim, ömür boyu bu aşk sürsün.Hep beni sevsin.Evlenince değişmesin.Kendine baksın çekiciliğini kaybetmesin falan filan...

Zor olanı iste zaten hep sen.

Yalnızlık


Hayatım boyunca hiçbir zaman yalnız olmadım. Her zaman ya bir flörtüm ya da bir sevgilim vardı. En son ilişkimi yaklaşık 1,5 yıl önce bitirip "artık yalnız kalmak istiyorum yeaaa" şeklinde kendimi sonu olmaya uçsuz bucaksız okyanuslara doğru atmıştım.

Atmıştım. Bir süre eğlenceliydi , kimseye hesap vermemek ,kimseyi düşünmeden hareket etmek.

Aylar geçti. Uzun bir süre hayatımda kimse olsun istemiyorum, kendimi tanımak istiyorum gibi düşüncelerle bu süreyi idare ettim. Yeni edinilen bir çevre, mutlu olmamı sağlıyordu. Her şey çok eğlenceliydi.Ta ki...

Kankanın sevgili yapması. O da ilk başlarda eğlenceliydi aslında. Kankanın yeni erkek arkadaşı sevdiğin bir arkadaşınsa başlarda çok eğleniyorsun. Beraber gezip tozmalar, onların aşklarını yaşarken sen de onların mutluluğunu paylaşıyorsun falan filan derken, bir bakmışsın bunlar sevgililiğin bokunu çıkarmış, "aşkom bebeem"in dibini vurmuşlar. Beraber otururken birden gelen abuk subuk ,insanı gıcık eden "muck muck" sesleri...

Bir yandan gıcık olurken, bir yandan da yalnız olduğunun farkına varıyorsun. Herkes güzel olduğunu düşünüyor, ama sen artık onu bile düşünemiyorsun, sanki hiçbir zaman sevgilisi olmamış ergen bir tip gibi umutsuzca etrafına bakıyorsun.

Beyaz atlı prensi beklemeye başladım yeniden, erkekleri çok iyi tanıdığını iddia eden ben, tekrardan beyaz bir sayfa açtım,ve aynı romantik komedi filmlerindeki gibi bir aşkın olabileceğine inanmaya başladım.

Tabi makul ölçülerde.
Blogger tarafından desteklenmektedir.